Geçtiğimiz günlerde meydana gelen deprem yine hepimizin aklına "hayatta kalma" yöntemlerini getirdi. Aslında yaşadığımız dünya ve doğal - doğal olmayan afet hattında yer alan bu coğrafya -yazı istanbul'da yazıldığı için burası özelinde- zaten her zaman tetikte hissetmeyi gerektiriyor. O nedenle yine "survival" ayarlarını açtık gibi görünse de, pek oradan çıkamıyoruz da... Zaten artık -öncesi / -sonrası olarak hayatımızda yer alan pandemiyi de yaşadıktan sonra "hayatta kalma" yöntemleri üzerine düşünmemek çok mümkün değil. Malum bizler de gezegene, tabiata çok iyi davranmadığımız ve hoyratlığımızın en üst seviyesinde olduğumuz için, yine peşine düştüğümüz şey "nasıl hayatta kalacağımız".
Jessica Charlesworth ve Tim Parsons 2014’te gerçekleşen 2. İstanbul Tasarım Bienali’nde yer alan "Yeni Hayatta Kalmacılık / New Survivalism" başlıklı projelerinde şunu söylemişlerdi; “Bu manifesto bizleri birey olarak kim olduğumuz ve ilgi alanlarımıza göre bir krizin ne anlama gelebileceği üzerine düşünmeye çağırıyor ve gelecek için neyi paketleyeceğimizi soruyor.” Bu soru üzerine düşünmeye başlayabiliriz. Bunun için ve Yeni Hayatta Kalmacılık projesini hatırlamak için doğru bir zaman.

Hayatta kalmak ne anlama gelir? Geçen yüzyılda ne anlama geliyordu, 50 yıl önce
ne demekti, şimdi ne ifade ediyor? Bugün yeni virüslerin, doğal afetlerin yarattığı krizlerle baş etmeye çalışıyoruz. Bireysel, toplumsal ve küresel olarak hem de... Bildiklerimizin bizi yanılttığı, yeni öğrenmeye çalıştıklarımızın aklımızı karıştırdığı, belki de en eski öğretilere dönmemiz gereken bir zaman... Bu olanlar bizi bir tür yeni hayatta kalmacılığa mı çağırıyor acaba?

Başka gezegenlerde yeni yaşam formlarının peşine düşenlerin olduğu bir çağda, bu dünyada hayatta olmanın anlamını ve sürdürmenin ekonomisini düşünmeye başladık... Garip...
Afetler, virüsler ve krizler bizi bazen yerimizden yurdumuzdan ediyor, kaçmaya mecbur bırakıyor, bazen de -pandemide olduğu gibi- olduğumuz yere çakılı bırakıyor. Charlesworth ve Parsons’ın “Bir birey için özellikle önemli olan şeyler nelerdir?
İnsanlar neleri saklamak, yanlarında bulundurmak isterler?” sorusu bu bağlamda
düşündürücü. Neticede hareket alanımız, imkanlarımız, ulaşım ve erişim
kapasitemiz sınırlı. Ve kimi zaman daha da kısıtlanır hâle geliyor. Dolayısıyla bu soruyu farklı şekillerde çoğaltarak, cevabı için çeşitli düşünme ve üretim pratikleri geliştirmeyi deneyebiliriz. Bu, tutkularımızı, vazgeçemediklerimizi, gerçek ihtiyaçlarımızı, birey ve bir arada olmanın anlamını, şimdiyi ve geleceği yeniden düşünmek için anlamlı bir zaman ve bağlam... Bir yandan da hayatta kalmanın bireyci gibi görünen tarafını da sorgularız belki...

Jessica Charlesworth ve Tim Parsons
Doğum yeri: Chichester ve Chertsey, Birleşik Krallık
Merkez: Chicago, ABD
Manifesto malzemeleri: tahta alet kutusu, bitki bazlı solar hücre, santrifüj, radyo anteni, ayak esnetici, el baltası, tarot kartları, minyatür Rosetta Taşı, ihtiyaç duyulan diğer malzemeler.

Yeni Hayatta Kalmacılık, afet sonrası acil tahliye süreçlerinde kullanılan taşınabilir kitlerin nasıl hazırlandığına odaklanan Jessica Charlesworth ve Tim Parsons’ın araştırmaları sonucunda ortaya çıktı. Genellikle “acil durum çantası” diye adlandırılan bu kitlerde; ilk yardım malzemeleri, yiyecek, giyecek gibi temel hayatta kalma ekipmanları bulunur. Charlesworth ve Parsons’ın tasarladığı alternatif çantalar ise temel ihtiyaçların ötesine geçiyor. Acil durumlarda ortaya çıkan kişisel ihtiyaçları da göz önünde bulunduruyor ancak gündelik hayat için de bu çantaları toplum için yeni yapı taşları olarak düşlüyor.
Tasarımcı ikili, yeni teknolojiler, sosyal davranışlar ve doğal ortama ilişkin endişeler gibi konulara karşılık gelen fikirlerini resmetmek için birkaç örnek yarattılar. Bununla birlikte sizi de “kendi-maceranı-kendin-seç” tarzında bir anketi kullanarak kendinize ait bir tane yapmaya çağırıyorlar.
Bu manifesto bizleri birey olarak kim olduğumuz ve ilgi alanlarımıza göre bir krizin ne anlama gelebileceği üzerine düşünmeye çağırıyor ve gelecek için neyi paketleyeceğimizi soruyor.
Kaynak: 2tb.iksv.org
2. İstanbul Tasarım Bienali, 2014
(*) Proje, 2014 yılında, Zoe Ryan küratörlüğünde, “Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil / The Future is Not What it Used to be” başlığı ile gerçekleştirilen 2. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında, Galata Rum İlköğretim Okulu’ndaki bienal sergisinde yer almıştı.