Longines fabrikasının olağanüstü sessiz ve steril koridorlarından geçip markanın 2020 yılından beri CEO’su olan Matthias Breschan’ın ofisine giriyorum ve çok içten bir gülümseme karşılıyor beni. Bu geniş ofisin duvarlarındaki eski Longines reklam afişleri, masadaki Longines logolu çok şık su şişesi ve yine Longines için özel hazırlanmış çikolatalar var. Hızlıca odaya göz gezdirirken markanın “zarafet” kültürünün çalışanlara sirayet ettiğini ya da çalışanların da bu kültürün parçası olduğunu fark ediyorum. İşte ben bu düşünceler içindeyken Matthias Breschan ziyaretim için teşekkür ediyor ve sohbetimiz başlıyor.
Saatlerinizin nasıl yapıldığını görmek bakış açımı değiştirdi. Peki bir saat markasının CEO’su olarak farklı kültürlerin zamana yaklaşımı hakkında neler düşünüyorsunuz? Mesela biz Türkiyeliler genellikle geç kalırız. Ama İsviçreliler her zaman dakiktir…
İşte bu yüzden 1908'de Osmanlı Padişahı, Longines distribütörüne (Cezveciyan) özel bir sipariş verdi. Bu saatte Osmanlı saatine ek olarak Fransız saatini de aynı kadranda görmek istediğini söyledi. O dönemde ulaşımın, özellikle de gemi ve trenlerin artan önemi nedeniyle insanlar kalkış saatine zamanında yetişmek zorundaydı. Yani “geç kalmamak için” 1908'de bu talep ortaya çıktı ve şimdi, bu saatin geliştirilmesiyle birlikte, Osmanlılar trenlere, vapurlara vaktinde yetişiyorlardı. Tarihin ilk çift zamanlı saati böyle bir ihtiyaçla Longines tarafından yaratıldı. Yani zamanla ilgili farklı algılarımız, farklı alışkanlıklarımız var ama ihtiyaçlarımız aynı. Longines de bu ihtiyaçları görüp ona göre teknolojiler geliştirme konusunda uzman.


Saatlerinizin nasıl yapıldığını görmek bakış açımı değiştirdi. Peki bir saat markasının CEO’su olarak farklı kültürlerin zamana yaklaşımı hakkında neler düşünüyorsunuz? Mesela biz Türkiyeliler genellikle geç kalırız. Ama İsviçreliler her zaman dakiktir…
İşte bu yüzden 1908'de Osmanlı Padişahı, Longines distribütörüne (Cezveciyan) özel bir sipariş verdi. Bu saatte Osmanlı saatine ek olarak Fransız saatini de aynı kadranda görmek istediğini söyledi. O dönemde ulaşımın, özellikle de gemi ve trenlerin artan önemi nedeniyle insanlar kalkış saatine zamanında yetişmek zorundaydı. Yani “geç kalmamak için” 1908'de bu talep ortaya çıktı ve şimdi, bu saatin geliştirilmesiyle birlikte, Osmanlılar trenlere, vapurlara vaktinde yetişiyorlardı. Tarihin ilk çift zamanlı saati böyle bir ihtiyaçla Longines tarafından yaratıldı. Yani zamanla ilgili farklı algılarımız, farklı alışkanlıklarımız var ama ihtiyaçlarımız aynı. Longines de bu ihtiyaçları görüp ona göre teknolojiler geliştirme konusunda uzman.


Longines’i diğer markalardan farklı kılan teknolojik uzmanlığı mı?
İlk olarak, satışlarımızın %50'si erkeklere, %50'si kadınlara yönelik. Bu çok önemli bir fark. Çoğu rakibimizde bu oran %80-20 veya %90-10 şeklinde. Çoğu marka, erkek saatlerinde güçlüdür ancak kadın saatlerinde güçlenmeye çalışırken genellikle başarısız olurlar. Ayrıca, klasik ve spor saatlerde de %50-%50 oranını koruyoruz. Geçmişte çoğu saat markasında en çok satan model, döner bezel ile dalış saatiydi. Longines'de de bu durum böyleydi; Hydro Conquest ve Spirit Zulu gibi pilot saatlerinde döner bezel vardı. Ancak, buna rağmen 2024'te en popüler koleksiyonumuz Master Collection'dı. Rakiplerimiz spor saatlerde güçlü olmalarına rağmen klasik saatlerde zayıf kaldılar. Bizim en büyük avantajımız, 1.000 ila 5.000 Euro fiyat aralığında kadın ve klasik saatlerde rakipsiz olmamız. Bu, markamızın tarihsel zenginliği ve mirasıyla birleşince büyük bir avantaj sağlıyor. Bu zengin tarih ve miras giderek daha da önemli hale geliyor çünkü bildiğiniz gibi saat endüstrisi, geleceği tanımlamak için geçmişe bakan nadir endüstrilerden biri, belki de tek endüstri.
Yeni koleksiyonları tasarlarken bu zengin tarihsel referansları nasıl kullanıyorsunuz?
Müzeyi gördünüz, tarihimiz o kadar zengin ki, yeni saat modelleri geliştirmek için geçmişte yaptığımız en iyi yenilikleri ve icatları seçme lüksüne sahibiz. Ve yeni saat modelleri geliştirip ardından onları ilginç kılacak bir hikaye bulmak zorunda değiliz. Tabii ki modern teknolojiyi kullanıyoruz, örneğin silikon balans yayı gibi. Bunlar 100 yıl önce yoktu ama bugün ürettiğimiz tüm mekanik saatlerde yer alıyor. Tarihsel olarak navigasyon aletleri, gemi ve uçaklarda kullanılan özel fonksiyonlarla ünlüdür. Günümüzde Longines'in ürettiği tüm mekanik hareketler, Longines'e özel hareketlerdir. Diğer markalar buna "üretim" (manufacture) derdi ancak biz bu terimi kullanırken çok dikkatliyiz, kendimizi bir "manufacturer" olarak adlandırmıyoruz. Ancak bu durum, bir marka için oldukça değerli bir avantajdır. Çünkü hangi hareketi kullanacağımıza, ne geliştireceğimize ve gelecekte ne yapacağımıza kendimiz karar verebiliyoruz. Longines, her zaman öncülerle, pilotlarla ya da gökyüzünü, karayı veya denizi keşfetmek isteyenlerle yenilikçi çalışmalar yapma itibarı kazanmıştır. Bu kişiler Longines'i biliyordu çünkü Longines, gemilerde veya uçaklarda kullanılan birçok navigasyon aletini geliştirmişti. Örneğin, GMT fonksiyonu gibi özel işlevleri olan saat talepleri geliyordu ve geliştirdik. Uçaklar için, pilotların radyo ve kontrol kuleleri ile iletişim kurarken aynı saat dilimini kullanmaları büyük önem taşıyordu. Uçak kazalarını önlemek için referans olarak kabul edilen "Greenwich Meridyeni" sıfır meridyen olarak tanımlandı ve pilot alfabesinde sıfır, "Zulu" anlamına gelir. Bu yüzden bu saate "Spirit Zulu" adını verdik. Tarihsel kaynaklarımıza her zaman bakıyoruz. Ardından bir karar vermemiz gerekiyor: Bir replikasyon mu yapacağız yoksa sadece endeksler, kollar, kasalar gibi tasarım unsurlarından mı ilham alacağız ve yeni saati bu şekilde mi oluşturacağız? Ancak her durumda, hareket açısından en son teknolojiye dayalı bir yaklaşım benimsiyoruz.

Yeni koleksiyonların tasarımında müşteri geri bildirimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, koleksiyonerler, saat meraklıları ve tüketicilerle sürekli temas halinde olmak bence son derece önemli. Zevkler ve görüşler farklılık gösterebiliyor ve zamanla değişiyor. Örneğin, saat boyutlarını ele alalım. 20 yıl önce İtalyanlar büyük saatleri tercih ederdi, ancak bugün vintage trendi nedeniyle küçük saatleri tercih ediyorlar. Çin'de ise eskiden küçük saatler popülerdi, şimdi ise büyük saatler tercih ediliyor. Bu davintage trendi daha da önemli hale geldikçe değişecektir. Bu yüzden onlarla sürekli fikir alışverişi yapıyoruz. Örneğin, vintage saatler hakkında sıkça tartışıyoruz. Şu anda taktığım Conquest Heritage saati gibi. Bu saat aslında 1954'te geliştirildi. Conquest, Longines'in ilk kez bir ürün ailesine isim verdiği saatti. 50'lerden önce İsviçre'deki hiçbir saat markası ürün ailelerine isim vermezdi. 50'lerde tüm markalar bunu yapmaya başladı. Longines'de bu isim verilen ilk aile Conquest oldu. Bu durum geçmişle çok bağlantılı olsa da günümüzde de güncel bir önem taşıyor.
Dijital bir çağda yaşıyoruz. Bu dönemde mekanik bir saate sahip olmanın anlamı, önemi nedir?
Mekanik bir saatin büyük bir tarihi olması önemli ama bence en önemli nokta şu: Günümüzde gençlerin mekanik saatlere olan ilgisi artıyor. Gençler, mekanik saatleri gerçekten sürdürülebilir tüketim malları olarak keşfediyorlar. Kimse mekanik bir saati altı ay sonra atmak için satın almaz. Bu saatler, hayat boyu hatta bir sonraki nesle miras kalacak şekilde alınır. Bu saatlerin zamanla değer kazanması da oldukça önemli bir faktör. İkinci olarak, kadınlar saatlerin sadece zamanı gösteren bir araç değil, aynı zamanda bir moda aksesuarı olduğunu erkeklerden çok daha önce fark ettiler. Longines, 100 yıldan fazla bir süre önce, dikdörtgen ve kare saatler üreten ilk markaydı, özellikle Roma rakamlı dikdörtgen saatler. 1920'ler ve 30'larda kadınlar, bu saatleri en havalı moda aksesuarlarından biri olarak kullanıyordu. Erkekler ise o dönemde saatleri daha çok zamanı okumak için kullanırken pilotlar veya dalgıçlar için bezel gibi belirli işlevler için kullanıyordu. Elbette, bizim sloganımız "zarafet bir tavırdır" ve gelecekteki tüm gelişmelerimizde de zarafetin tasarımlarımızda anahtar bir unsur olmasını sağlamak zorundayız.
Sürdürülebilirlikten bahsetmişken, bu konuda Longines nasıl bir yaklaşım sergiliyor?
Öncelikle, bağlı bulunduğumuz Swatch Group her yıl sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi içeren bir rapor yayınlıyor. Bu uygulama birkaç yıldır düzenli olarak yapılıyor ancak markamızda sürdürülebilirlik üzerine çalışmalar aslında çok daha uzun yıllar önce başladı. Grup olarak üretim tesislerini daha sürdürülebilir hale getirmek için çabalar sarf ediliyor. Daha önce de söylediğim gibi, ürünlerimiz son derece sürdürülebilir. 50, 60, 70, hatta 80 yıl önce satın aldığınız bir ürün bugün hala kullanılabilir durumda ve hatta bugün daha yüksek bir değere sahip. Zengin miras departmanımızdaki atölyeyi de gördünüz. 60, 70, 80 yıllık saatleri bile onarıp eski haline getirebiliyoruz. Seri numarası sayesinde üretim tarihini, saatin kime satıldığını ve en önemlisi hangi yedek parçaların kullanılması gerektiğini tam olarak biliyoruz. Sahip olduğumuz tüm bileşen stokları sayesinde, çoğu durumda orijinal parçalarla bu eski saatleri onarabiliyoruz. Sürdürülebilirlik tam olarak bu anlama geliyor.
Longines’in kayak ve binicilik sporlarındaki mirasından bahseder misiniz?
At yarışlarında zaman tutma geleneğimiz 1878 yılına kadar uzanıyor, yani oldukça eski bir geçmişe sahibiz. Kayak sporunda ise bu tarih 1924’tür, yani 100 yıldan fazla bir süre öncesine dayanıyor. 1924 yılı aynı zamanda Uluslararası Kayak Federasyonu'nun (FIS) kurulduğu yıldır. İsviçre’de bulunmamız ve Jura Dağları'na yakın olmamız nedeniyle kayak sporu bize oldukça yakın bir alanda. Sabah dağların üzerinden geldiğinizde Longines'e yakın bir noktada oluyorsunuz. Geçmişte zaman tutma yöntemleri günümüzden çok farklıydı, ancak elimizde bu süreçle ilgili tarihi belgeler bulunuyor. İlk kayak etkinliklerimizin zamanlamasını 1924’te gerçekleştirdik. Longines, zaman tutma konusunda her zaman büyük talep görmüştür çünkü yüksek frekans teknolojisindeki ilerlemeleri sayesinde son derece hassas ölçümler yapabiliyordu. Yüksek frekans teknolojisi, zaman tutma hassasiyetinde adeta devrim yarattı. Longines, 1914 yılında spor etkinliklerini onda bir saniye hassasiyetle, 1916’da ise yüzde bir saniye hassasiyetle ölçebilen ilk marka oldu. Kayak yarışlarında hala geliştirdiğimiz kablo bağlantılı zaman tutma sistemleri kullanılıyor. 50 bin kişiye yakın izleyici ve katılımcı olan bu yarışlarda GSM ağı yoğunlaştığında sorun yaşanabileceğinden, zaman tutma sistemlerimiz bağımsız çalışıyor. Ayrıca, verileri toplamak için de küçük bir araç kullanıyoruz. Bu küçük cihazı kayak botuna takıyoruz ve bu verileri toplamak için antenler kuruyoruz. Bu sayede, verileri toplamak için de bağımsız bir sisteme sahibiz. Kısa bir slalom parkurunda genellikle iki anten kullanıyoruz ve tüm parkurun verilerini başlangıçtan zirveye kadar izleyebiliyoruz. Ancak, iniş yarışları çok daha uzun olduğu için burada hızın, atlayış mesafesinin ve özellikle sporcunun yarışı kazanıp kaybettiği noktaların ölçülmesi gereken ilginç yerleri FIS ve organizasyon komiteleri ile birlikte belirledik. Bu sayede, yarışın sonucunu belirleyen önemli verileri elde edebiliyoruz. Tabii ki izleyiciyi aşırı veriyle boğmamak için dikkatli olmalıyız. Eğer ekranda aynı anda 12 farklı istatistik gösterirsek bu çok fazla olabilir. Ancak bu alanda geçmişte büyük ilerleme kaydettik ve gelecekte de bu yönde gelişmeye devam edeceğiz.

Gelecekte Longines saatlerinden ne beklemeliyiz?
Geçmişimizden ilham almaya devam edeceğiz. Modern teknolojiyi kullanarak, tarihi dokunuşlara sahip yeni koleksiyonlar yaratacağız. Müşterilerimizin geri bildirimleri ve değişen trendler doğrultusunda koleksiyonlarımızı şekillendirmeyi sürdüreceğiz.
Bu yazıyı sevdiyseniz Longines fabrikasında bir günü anlatan yazımızı da okumak isteyebilirsiniz.