Editörden:
Kültür-sanat alanında üretmek, sahne önünde olduğu kadar arka planda da büyük bir emek gerektiriyor. Kültür-sanat çalışanı denince sadece müzisyenler, oyuncular, yönetmenler gibi sahne önündeki kişiler geliyor akla. Oysa bu kişileri seyirciyle buluşturmak için çalışan onlarca görünmeyen kişi oluyor genellikle. Sadece ışıkçı, kostüm tasarımcı, rodiden bahsetmiyoruz. Mekan sahipleri, o mekanın çalışanları, promoter, booking yapan kişi, tüm sezonun programını tek tek hazırlayan kişiler, etkinlikleri basına tanıtan PR ekipleri, marketingciler, temizlikçiler, güvenlik, asistanlar, fotoğrafçılar, office boylar… Bu yazı, emeğin perde arkasından, sahnedeki kişilerden değil; sahneyi açan, sanatçıyı seyirciyle buluşturan yerden sesleniyor. Konuk yazarımız Zeynep Güray, sektörde çalışan pek çok kişinin deneyimlediği ama çoğu zaman görünmeyen iletişim yükünü ve sınır ihlallerini kendi gözlemleriyle aktarıyor. Rast olarak farklı seslere alan açarken, bu yazının daha insani ve saygılı bir çalışma iklimi için ortak bir düşünme zemini yaratmasını diliyoruz.